google-site-verification: google5de5c95d93b82466.html
top of page
Yazarın fotoğrafıMurat KABAKÇI

Albert Camus'un Veba'sı ve Günümüzün Korona Salgını Üzerine


Çin’in Wuhan kentinden başlayarak, Çinli yetkililerin salgın konusunda uyaran ve durumu duyurmaya çalışanları susturup tedbirleri çok geç alması –Keza Dünya Sağlık Örgütü de Çin’i salgın başlangıcında ihmalkâr davranmakla suçlamıştır- (1) sonucunda tüm dünyaya yayılarak küresel bir salgın haline gelen Korona Virüs Salgını; kimimizin yakınlarının hayatlarına, kimimizin fiziksel ya da psikolojik sağlığına, birçoğumuzun da özgürlük alanlarına mal oldu. Bir yılı aşkın bir süredir hayatımızda olan salgın, mutlaka birçoğumuzun hayatını olumsuz bir şekilde etkiledi. Çin’in kültürel özelliklerinin bir yansıması olarak maalesef bu konudaki ilk vukuatı değil. 14. Yüzyılda Avrupa nüfusunun dahi %40’lara varan nüfus kaybına mal olan Veba Salgını’nın da başlangıç coğrafyası yine Çin olmuştu.(2)


En meşhuru Kara Ölüm olarak anılan 14. Yüzyıl’daki Veba Salgını da olsa tarihte sık sık kitlelerin ölümlerine yol açan salgın hastalıklar görülmüştür. Ne yazık ki Korona Salgını da 21. Yüzyıl’ın ilk çeyreğinde tüm dünyayı etkisi altına alan bir salgın olarak tarihteki yerini aldı. Albert Camus da 20. Yüzyıl’da Cezayir’in Oran kentinde meydana gelen bir Veba Salgını’nda şehrin salgınla verdiği mücadeleyi anlatan “Veba” isimli bir eseri mevcut. Üzerinden neredeyse bir asır geçmiş olmasına rağmen insanoğlunun benzer durumlara karşı verdikleri benzer tepkileri görebilmek adına belki de başımıza gelen bu felaketle daha fazla anlam kazanan bir eser.



Camus, 1947 yılında yayınlanan eserinde her ne kadar vebayı bir metafor olarak kullanarak, İkinci Dünya Savaşı’nda Naziler’in Fransa’yı işgalini dolaylı yoldan tasvir etmek istemiş de olsa (3) ben; eseri içindeki sosyolojik ve psikolojik tahlillerin günümüzle benzerlikleri açısından ele almayı tercih ettim. Camus’un “Veba” romanında anlattığı psikolojik ve sosyolojik tespitleri, bugün hayatımızdaki salgın sürecinde gösterdiği benzerlikler açısından ele almak; hem Albert Camus’un bir asır önce insan doğası üzerine yaptığı tespitlerin günümüzde bile halen geçerliliğini nasıl koruduğunu, hem de kurmaca bir eserin dahi dönemin koşullarını tahayyül edebilmemiz açısından ne kadar önemli bir kaynak olabileceğini görmemizi sağlıyor


Sözü 1957 yılı Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Albert Camus’a bırakarak, “Veba” eserindeki günümüzle ilişki kurarak da düşünebileceğimiz pasajları sizlerle paylaşmak istiyorum.


“Gerçekten de felaketler ortak bir şeydir, ancak başınıza geldiğinde inanmakta güçlük çekilir. Dünya'da savaşlar kadar vebalar da meydana gelmiştir. Vebalar da, savaşlar da insanı hazırlıksız yakalar.”*


“İşlerini yapmayı sürdürüyorlardı, yolculuklar ayarlıyorlardı ve düşünceleri vardı. Geleceği, yolculukları ve tartışmaları ortadan kaldıran bir vebayı nasıl düşüneceklerdi ki? Kendilerini özgür sanıyorlardı, oysa felaketler oldukça kimse asla özgür olamayacak.”**

“Umutsuzlukları onları paniğe kapılmaktan kurtarıyordu, mutsuzluklarının iyi bir yanı vardı. Örneğin, bir insan hastalığa yenilse de, hemen her zaman, dikkat edecek zaman bile bulamadan oluyordu bu. İçinden bir gölgeyle yaptığı uzun söyleşilerden kurtulup, doğrudan toprağın en yoğun sessizliğine atılıveriyordu. Hiçbir şey yapmaya zamanı olmuyordu.”***


“Bu alışılmamış görüntülere karşın, yurttaşlarımızın başlarına geleni anlamakta güçlük çektikleri görülüyordu. Ayrılık ya da korku gibi ortak duygular vardı; ancak bir yandan da kişisel uğraşlara öncelik tanımayı sürdürüyorlardı. Kimse hastalığı gerçekten kabullenmemişti henüz. Çoğu, alışkanlıklarını engelleyen ya da çıkarlarına uyan şeylere karşı özellikle duyarlıydı. Bu durumdan dolayı sıkılmış ve sinirliydiler ve bunlar vebaya karşılık verebilecek duygular değildi. Örneğin, ilk tepkileri yönetimi suçlamak oldu.”****


Eserde suçlanan yönetimin, salgına veba teşhisi konulduktan sonra şehri karantinaya alıp, giriş çıkışları yasaklayarak salgının küresel boyuta ulaşmasını engelliyor oluşunu da bir dipnot olarak düşmekte fayda olacağını düşünüyorum. Zira bugünkü salgına karşı Çinli yetkililerin ilk tepkilerini göz önünde bulundursak, ihmalin ve sonuçlarının vahametinin idrak edilmesi kolaylaşabilir.


Camus, salgının ilerleyen dönemlerinde insanların içinde bulundukları ruh halini ise şöyle tasvir ediyor:


“Aramızdan hiç kimsenin artık öyle coşkulu duyguları yoktu. Herkes tekdüze duygular içindeydi. "Artık bunun sonu gelmeli" diyordu yurttaşlarımız, çünkü felaket zamanında ortak acıların son bulmasını dilemek normaldir ve onlar gerçekten de bunun son bulmasını diliyorlardı. Ama tüm bunları abartısız ya da başlangıçtaki burukluk duygusuyla ve hâlâ bizim için kesinliği bulunan tekdüze bazı nedenlerle söylüyorlardı. İlk haftaların deli coşkusu, yerini bir çöküntüye bırakmıştı, ama bunu boyun eğiş olarak görmek doğru olmaz, geçici bir razı olma durumundan çok başka bir şey değildi.”*****


İnsanların umutlarının ya da beklentilerinin azaldığı dönemde salgının etkilerinin zayıflamaya başlamasıyla (Aşılamanın yoğunlaştığı bölgelerde hayatın normale döndüğünü göz önünde bulundurursak, bugünlerimize benzer bir döneme tekabül ettiği söylenebilir) insanların ruh hallerinde meydana gelen değişimse şu şekilde tasvir edilmiş:


“Açıkça söz edilmese de, sağlık döneminin yine de gizliden gizliye beklendiğinin göstergelerinden biri de, kentlilerin o andan başlayarak umursamaz bir havayla da olsa, vebadan sonra yaşamın yeni bir düzene nasıl gireceği konusunda istekli konuşmalar yapmalarıydı. Herkes eski yaşantısına kolay kolay dönemeyeceklerini ve yıkmanın yapmaktan daha kolay olacağını düşünüyordu.”******


Fakat tüm bunlara rağmen salgın kontrol altına alınmış ve hayat yavaş yavaş normale dönmüştü. İnsanoğlu daha önce de defalarca olduğu gibi bu sefer de bir felaketi arkasında bırakarak yoluna devam etmesini bilmişti. İşte bu dönem Camus tarafından şu sözlerle anlatılmış:


“Herkes içine kapandığı aylar boyunca yaşamı biriktirmiş, şimdi hayatta kalmalarını kutlarcasına onu harcıyorlardı.”******



Her şey geride kalıp da hayatlarımız normale döndüğünde, malum süreçte içlerinde yaşam biriktirebilenler için doyasıya harcayabilecekleri güzel günler temenni ederim.


Her ne kadar tasvip edilmese de herhangi bir sebepten içinde bu mecal ya da hevesi kalmamış olanlarsa yalnız olmadıklarını bilsinler. Yasaklardan sonra bir araya gelip doyasıya dertleşebilirler.

Sağlıcakla kalın.




Kaynakça;

(1) - https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-55764013 (2) - https://tr.wikipedia.org/wiki/Kara_%C3%96l%C3%BCm (3) - https://tr.wikipedia.org/wiki/Veba_(roman)


*Albert Camus, Veba, Can Yayınları, Çeviri: Nedret Tanyolaç Öztokat, Sayfa: 45 ** Sayfa: 46 *** Sayfa: 82 **** Sayfa: 83 ***** Sayfa: 182 ******Sayfa: 265 *******Sayfa: 291



152 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Commentaires


bottom of page