google-site-verification: google5de5c95d93b82466.html
top of page
Yazarın fotoğrafıÇiğdem Hasekioğlu

Aşk Gerçek Olabilir…

Kadın kaç engeli aştıktan sonra aşık olabilir?

Toplum, kadına genç ve bekar olduğunda bile aşık olabilmesi için çok çeşitli engeller koyarken artık 60’lı yaşlarında, dul ve torun sahibi bir kadından ne bekler?

Yaşadığı şeyin gerçekten aşk olduğuna inanır mı?

Bunu yaşayacak cesareti, onayı verir mi? “Hayat senin” diyerek destekler mi?

Durum bu kısma kadar bile örneğine az rastlanan türdenken kadın, oğlu yaşlarında ve işsiz bir adama aşık olursa ne olur?


Millet yalnızlıktan kırılırken bu ne şimdi?” demeyin, akıllı olun. Yazıyı 14 Şubatta kaleme almış olabilirdim. Siz “pelüş ayıymış kalpli balonmuş” diye mırıldanırken çok naif bir aşk hikayesi izlemenize sebep olabilirdim. Sonra Mezar Turizm, “gerçekten iğrenç bir hayat”…


Popüler dizi-film-belgesel platformlarının sunduğu polisiye, macera, fantastik ve özellikle yaz mevsimi romantik komedilerinden sıkılanlar için interneti biraz didiklediğinizde konusu, işleniş şekliyle muadillerinden açık ara ayrılan Gold Digger ile karşılaşabilirsiniz. Sözlük anlamı “zengin koca avcısı kadın” demek ama kelimeyi “para avcısı” olarak çevirirsek hem cinsiyetlerden kurtulmuş hem de daha genel bir manaya kavuşmuş oluruz. Çünkü bu dizide roller değişiyor, bu defa zengin eş avcısı bir erkek. 2019 yapımı 6 bölümlük bu mini dizi 60’lı yaşlardaki Julia’nın ansızın 30’lu yaşlarda yakışıklı, işsiz, ekonomik sıkıntılar çeken Ben’e aşık olmasıyla gelişen olayları konu alıyor. Dizi durup dururken aşka inanmamızı sağlar mı bilemiyorum ama bazı kavramlara bazı sorular sormanız kaçınılmaz.




Gold Digger, BBC ekranlarında sadece 1 sezon seyirciyle buluştu ve devamı gelmeyecek gibi görünüyor ki diziyi izleyip sevenler hikâyenin devamı olmamasından mutlu görünüyor. Bazı hikâyelerin tek bir sözü olur, o sözü söyler ve biter. Bu o dizilerden. Tadı damağınızda kalıyor. En güzeli, en ideali. Bitmesi gereken hikayeleri yüksek reytingleri yüzünden orasından burasından tutup çekiştirmenin kimseye faydası olmuyor. Ülke olarak bunu anladığımızda çok kaliteli işler üretebilecek bir sektöre sahibiz aslında. Neyse, o başka bir konu.


Mevzumuza dönersek Gold Digger, orta yaşlı kadın-para avcısı genç sevgili durumunun ne kadar gerçek olabileceği sorusunun etrafında şekillenirken; Aile içi şiddet, miras, cinsellik ve alkolizme de değiniyor. Hikayenin ilk sözü yaşlı kadın-genç erkek aşkının “gelişmiş ülke” sınıfından İngiltere'de bile pek hoş karşılanmadığı. Dahası öykü onların değer yargılarının da bu manada büyük bir özgüvene sahip olmadığı gerçeğini başlangıç olarak masaya getiriyor. Dizinin seyirciye kancayı taktığı, seyirciyi koltuğunda rahatsız ederek kendine çektiği soru şu: “Bu aşk gerçek mi? Genç, yakışıklı bir erkek annesi yaşında bir kadına aşık olabilir mi? Hem hatun diri ve sıkı değil hem adam işsiz”. Bu bakımdan “gelişmekte olan ülke” tanımlamasının hediye ettiği sıkı sosyal kuralların altında ezilen bizler gibi “gelişmiş ülke” sınıfında yer alan İngilizler için bile bu fikre inanmak güç. Her alanda gelişmişlik sembolü olan Batı, konu orta yaşlı, varlıklı kadın, genç ve işsiz adam aşkına gelince bizim gibi grinin tonlarında dolaşıyor olması hepimizin hala ortak bazı tabuları olduğunun kanıtı gibi.


Dizi, torun sahibi Julia’nın genç sevgilisiyle ilişkisini merkezine alırken onu bir kadın olarak değil de çocukları, eski eşi ve sevgilisi üzerinden tanımlıyor. 6 bölümlük dizinin bölümlerinin adı “Onun Oğlu, Onun Kızı, Onun Rakibi, Onun Kocası, Onun Bebeği (Küçük oğlu) ve nihayet son bölümde Onun Aşkı[1].


Hikaye arka planda işlemeye, ilerlemeye devam ederken Julia’nın çocukları, eski kocası, rakibi ve genç sevgilisiyle olan bağları sırasıyla bölümlerin merkezine geçiyor. Aynı anda ilerleyen iki konu öyle iyi iç içe geçiyor ki geçmişte ne olduğu, aile ilişkilerinin dönüşümü ikna edici bir şekilde anlatırken her bir karakteri daha yakından tanıma fırsat veriyor. Bölümlerin adlarından da anlaşılacağı gibi toplum ileri yaşlara gelmiş kadınları artık kadın olarak değil de anne, eş, arkadaş rolleriyle görmek istiyor. Kadının kadın olma hali toplum, aile tarafından görünmez oluyor. Kişi kendinden bilir işi. Bizde böyle ama dizi bittiğinde kadına yüklenen rollerin, ondan olması beklenen kişilerin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde büyük bir farkının olmadığı sonucuna varabiliriz. Bizi feminizm kurtaracak dostlar, gerisi yalan. Az efkar bastı…



Julia’nın 3 çocuğu, genç bir sevgilisi, eski kocası, eski kocasıyla evlenen en yakın arkadaşı, ailesi ve arkadaşları var. Yine de onun büyük oğluyla olan ilişkisi hikayenin ilk bölümü ve ilk odak noktası. Büyük erkek çocuklara yüklenen babanın olmadığı yerde ailenin dümenine geçme, anneyi koruma, yönetme, sahiplenme, kimseye vermeme durumları bizde de onlarda da aynı gibi. Dizi daha başlarken dul annenin korunması, ona yol gösterilmesi gerekliliğini eleştiriyor. Çevrenizde mutlaka örnekleri vardır. Kendi hayatının iplerini elinde tutmaktan aciz olan büyük erkek çocuk konu dul annesinin hayatına karışmak, ona görevlerini, ahlaki değerleri hatırlatmak olunca alim oluyor. Altında muhakkak iyi duygularda vardır ama bu hikayede kafasını karıştırsa da Julia oğluna karşı olan tutumundan geri adım atmıyor. Herkes kendi hayatına baksın koçum, annen pekala aşık olabilir. Öykü bu bağlamda oldukça cesur bir tavır takınmış demek istedim yani.

Diğer bölümlerden bahsetmeyeceğim. Her bir bölümün izlenmeye değer olduğunu, hikayenin tansiyonu, gerilimi son bölüme kadar diri tuttuğunu bilin ki özellikle Onun Aşkı (Her Love) bölümünün tansiyonu oldukça yüksek. Erkan hoca,[2] senaryo konuşmalarımızda diyor ki “senaryo yazarken bilgiyi gıdım gıdım verin ama olayı çözecek kadar olmasın” ve “hikayeyi yavaş yavaş açın, seyircinin ilgisi diri kalır”. Gold Digger, tam olarak böyle bir senaryoya sahip. Bilgi geldikçe hikaye açıldıkça daha çok seyirciyi ilgilendiriyor, cevaplanan her soru seyirciyi başka bir soruya yönlendiriyor. Hoca “ben erkenden uyuyorum, sizde çok oturmayın sonra elektrik parası çok geliyor” da diyor ama biz onu dinlemiyoruz.


Senaryonun da gayet iyi olduğunu söylediğimize göre “nerede bu millet” kısmına geçelim. Julia, yaşadığı yerde, sosyal çevresinde, ailesi ve çocukları tarafından genç sevgilisi yüzünden linç yerken onun tarafında saf tutan kişinin kocasını ayartan eski en yakın arkadaşı olması, Julia’nın ona yeniden güvenip güvenmeyeceği sorusu Onun Rakibi (Her Rival) bölümünün konusu. Toplum bu ilişkiyi onaylarken, yani en yakın arkadaşının eşini ayartan Marsha’yı yargılamaz, eleştirmezken Julia’nın genç sevgilisini onaylamıyor, baskısını her bir bakışıyla, sözüyle hissettiriyor. Ne garip gelişmiş ve gelişmekte olan ülke olarak zıt kutuplarda, karşı kıyılardayız gibi görünüyorsa bile tüm olumsuz yönlerine ve eylemlerine rağmen hala şiddet eğilimli, aldatan eski kocayı değil de hayatına devam eden, yeniden aşık olan kadını sorguluyoruz.

Sıradan insanın sıradan gündemi böyle bir konuyu asla listenin üst sıralarına taşımaz ancak mevzu bahis ahlaki değerler olduğunda kanımca dünyanın her yerinden, her kategoriden seyirciyi ekran başına mıhlayabilirsiniz. Gold Digger, konusu, tarzı, yerinde ve zamanında finaliyle yüzünüzde tebessüme sebep olacak. İzleyin efendim dünyanın derdi bitmez.

KAYNAKÇA: [1] Her Boy, Her Daugther, Her Rival, Her Husband, Her Baby, Her Love.

[2] Erkan Birgören

93 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page