Bir insanı tanımakla başlar yolculuk. O kişiyle zamanınız geçer, anılarınız olur, aklınızdakileri paylaşmaya başlarsınız hemen ardından kalp devreye girer. Sürekli ona bir şeylerden bahsetmek istersiniz, aklınızda dolanır sonra bir bakmışsınız aşık oldum dersiniz. Evet en basit, saf duygularla aşk. Bir beraberliğe adım atmayı seçersiniz, zaman geçer, belki aylar belki yıllar. Onca zamanın sonunda kendinizi artık normalleşmiş bir çemberin içinde bulursunuz. Ona baktığınız zaman onu hala sevdiğinizi görürsünüz. Onun yanında mutlu olduğunuzu bilirsiniz. Yanından ayrılmayı tercih etmezsiniz. Onca zamanın ardından artık alışılmışlık devreye girer. İşte aşık olduğunuz kişi hayatınızda artık alıştığınız kişi olmuş olur. Bazı sebeplerden yollarınızı ayırmak zorunda kaldığınızda, zaman geçene kadar aklınızdan çıkamaz olur, gittiğiniz yerde, yaşadığınız olaylarda direkt aklınıza gelir. İşte bunun sebebi de aşk değil sizin onunla geçirdiğiniz zamanın alışılmış olması.
Özüne bakılırsa, insanlar sürekli aşık olup birilerini bırakabiliyor. İşte bunun sebebi aşık olmadıklarından kaynaklı. Bu bir alışma durumudur. İnsanlar için alışkanlıklarını terk etmek zordur. Birinin başka bir kişiye olan aşkı alışkanlığa dönüştüğünde, alıştığı kişiyi terk etmesi, onunla olan anılarını bırakması zorlaşır. Birinin başka bir insanın hafızasında yaşayabilmesi için onunla vakit geçirmiş olması, beraber paylaşılmış anılara ihtiyacı vardır. Şu zamanın aşkının doğruluğu tartışılır. Ne bir insanı tanımayı istemek bu kadar çabuk ne de bir insanı bırakmayı istemek bu kadar kolay olmalıdır. Bu durum bu kadar basit olmamalı. Ortada o kadar çok yanlış var ki önce insanlar karşılarında olan kişilere ne beslediklerini bilmeli, tüm kargaşanın sebebi bu oluyor. Eğer bir insan kendinin ne istediğini bilirse karşısındaki insana nasıl gitmek istediğini bilirse işte tüm mesele çözülmüş olur. O zaman hayatının aşkını bulduğunu veya hayatının belirli zamanına imza atmış birini bulduğunu bilir. Atması gereken adımının ne olması gerektiğini çözer ve karşısında olan kişiyi incitmesine gerek kalmaz. Kimse deneme tahtası veyahut kimsenin duyguları yok değil. Tek taraflı düşünülmediği sürece adımlar doğru atılabilir. İnandığım bir şey varsa o da her şeyin sonu olacağı, aşk ile başladığın her şeyin bir gün biteceği gerçeği. Alışkanlık... Önemli olan o an, her şeyin yerinde güzel olması, vakit kaybetmeden ertesi gün girmeden, dünde kalmadan.
👏👏