"İçimi kaplayan derin bir kasvetti. Göğün bile yası vardı sanki. Bulutlar dertliydi. Dokunsam ağlayacak gibi bir halleri vardı. Bütün bunlar
şiir yazmak için tetikliyordu beni. Ellerimi yasladığım balkon demirlerinden çektim ve odama doğru ilerledim. Yalnızdım. Bu oda, bu dört duvar benim kendime ziyaretimdi. Kimsesizliğimin kokusu sinmişti içine. Onca insan kalabalığından arınmış tek yanımdı. Başka bir yerde yazamazdım zannımca.
Usulca masama ilerleyip, sandalyemi çekerek oturdum. Karalanmaktan bitap düşmüş defterimin kapağını, ardından da sayfalarını çevirmeye başladım. Yılların defteriydi. Sayfaları çevirdikçe yaşamım geçiyordu gözlerimin önünden. Defteri yarıladıktan sonra tertemiz bir sayfa açıldı önüme. Yeni bir sayfa... bu defterin devamıydı ama tertemizdi. Yeni şeyler yazacaktım ve onun da diğer sayfalardan bir farkı kalmayacaktı. Nedense bu sayfayı doldurmaya varmıyordu elim. Yavaş hareketlerle kalemi ellerimin arasına aldım. Ellerim titriyordu. Hayatımda ilk defa böyle bir anlam derinliğine düşmüştüm. Bunca kirin arasında temiz bir sayfam olsun istiyordum. Tüm sıkıntılarımın arasında insanlardan kaçtığımda açacak yeni ve temiz bir sayfam...
Basit bir kağıt parçasıydı. Belki de bu kadar anlam yüklemem saçmaydı. Kaç kağıt yırtıp atmıştım bunca zamana kadar? Kaç defter bitirmiştim? Onun da diğer sayfalardan hiçbir farkı yoktu. Kalemi sıkıca tutarak hırsla sayfayı karaladım. O an şiddetli bir gök gürledi. Şaşkınlıkla kafamı pencereye çevirdim. Bulutlara dokunmuştum işte. Meğerse gök, bizim kirimizi temizlemek için bekliyordu. Ben temiz bir sayfayı kirletmiştim. Bulutlarsa bugün benim için ağlıyordu."
°°°
Bir gün kaçmak için boş bıraktığımız sayfaları tek bir hamlemizle kirletmek bizim ellerimize bırakılmış birer mahkûm misâli. Acılarımız kara bir leke gibi bedenimizi çepeçevre sarmalamışken kaçtığımız ya da daha önce fark etmediğimiz şeyler gün gelir çiçek bahçesi sunar ömrümüze. Aralık bıraktığınız her kapı bir 'umut' fidanıdır aslında.
Bizim kederle yıkadığımız şiiri bir fâninin göz yaşı temizleyebilir. Bunca yıl hüznüyle yer edinmiş güz mevsimi, ardından güneşi taşıyabilir yüreğimize.
Hayatım boyunca hep yazdıklarımla insanların ruhuna dokunmayı amaçlamıştım. Çünkü yazmak dünyanın hengamesinden kaçmak gibiydi benim için. Kaçtıkça kendimi buldum. Kaçtıkça daha çok yüreğe ulaştım. Hiç beklemediğim bir gün başardım ve o gün benim yağmurum başladı.
O halde sıradaki yağmur bir gün kaçmak için boş sayfa bırakan herkese gelsin. Edebiyatla kalın...
Comments