Son 20 yılda otizm tanısı alan birey sayısı önceki yıllara oranla 5 kat artmıştır. Bu hızlı artış medya ve sosyal hayatta da sıkça karşımıza çıkmaya başladı. Bu artışın sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte birden çok nedene bağlanmaktadır: genetik, çevre...
“Doğuştan profesör çocuklar yüksek fonksiyonlu otizm.” (Hans Asperger)
Otizm, mantıksal zeka normal seviyede olmasına karşın sosyal ve duygusal zekanın ilkel seviyede kaldığı ayna nöron bozukluğudur. Beyinde yüzde yirmi oranında bulunan ayna nöronlarda gerçekleşen bu bozukluklar nedeniyle otizmli bireylerde sosyallik ve duygusallıkla ilgili sinir hücreleri gelişemez.
Bu yazıda doğuştan profesör olan otizmli bireylerin iç dünyasından, özelliklerinden ve hayatlarından bahsedeceğim sizlere.
Değişmez alışkanlıkları vardır örnek vermek gerekirse; kışın giydiği montu yazın da giymeye devam etmeleri, her zaman aynı kuaföre gitmeleri, aynı marketten alışveriş yapmaları... Değişime oldukça dirençli bir yapıya sahip olduklarından bu alışkanlıklarından vazgeçmeleri ya da yeni bir alışkanlık kazanmaları yıllarını almaktadır. Bir başka dikkat çeken özellikleri ise stereotipik (tekrarlayıcı) seslere, hareketlere karşı aşırı duyarlılık göstermeleridir.
“Otizmliler kendi kendine yaşar.”
Empati yapma yeteneğinden yoksun olduklarından sosyal hayata kabulleri de zor olur. Bunu daha da açıklamak gerekirse canlıyı cansızdan ayırt etme yetisinin olmaması empati kurmalarına engeldir. Bu her ne kadar olumsuz görünse de onları kendi alanlarında dahi olmaya itmektedir.
Otizmli bireylere baktığımız zaman çocukluktan itibaren bir alanda normalden fazla ilgili olduğunu görürüz. Eğer bu ilgi doğru bir şekilde yönlendirilirse ortaya çok başarılı performanslar çıkartabilirler. Buna en güzel örneklerden birisi şimdi Colaroda Devlet üniversitesinde profesör olan otizmli yazar Temple Grandin’dir.
“Otizmin sırları nihayet pozitif bilimin araştırmalarına teslim oldu... Otizmden bahsederken, kesinlikle eksiklikler üzerinde çalışmayı aklınızdan çıkarın demiyorum. Ancak eksik olan şeyleri odaklanma öyle aşırı ve otomatik bir tepki ki insanlar güçlü yanlarını gözden kaçırıyor. Uzmanlar bile neyi daha iyiye çevirebileceklerini değil de neyin yanlış olduğunu düşünmekten kendilerini alamıyorlarken her gün otizm ile muhattap olan ailelerden farklı düşünmelerini nasıl bekleyebiliriz ki? Nöroanatomi kader değil, genetik de öyle. İkisi de kim olacağınızı belirlemiyor. Ama kim olabileceğinizi belirliyorlar. Kim olmayı başarabileceğinizi açıklıyorlar”
Kaynakça
Grandın,Panek-2018-Otizmli Beyin-İstanbul
👏👏👏👏👏👏