Edebiyatımızda toplumcu dönem, 1930’lardan 1980’lere kadar özellikle roman alanında varlığını güçlü bir biçimde sürdürmüştür.
Toplumun yaşadığı türlü sıkıntılar, zorlu şartlar bu eserlere konu olmuştur. Bu türde eser veren sanatçıların birçoğu belirli ölçülerde Atatürk’ün Halkçılık ilkesini benimsemiştir. Toplumcu gerçekçi eserler daha çok “ağa-köylü”, “ezen-ezilen” gibi konuların üstünde durur. Bir nevi yaşanan haksızlıklar ve sistemin tek taraflı oluşuna bir başkaldırıdır.
Sabahattin Ali, özellikle Anadolu'ya yönelme konusunda önemli yazarlardan biridir. Değirmen ve Kuyucaklı Yusuf eserleri ile küçük kasaba gerçeklerini bize çok iyi bir şekilde yansıtabilmiştir. Özellikle Kuyucaklı Yusuf eserinde, Edremit'te büyüyen Yusuf'un hikayesini anlatır. Çocukluk ve gençlik yılları boyunca, burada onlarca sorunla yüzleşen Yusuf, buradaki yaşamı pek çok açıdan görme fırsatı bulur.
1960'lardan itibaren Fakir Baykurt, Kemal Bibaşar, Yaşar Kemal gibi yazarlar daha çok köy-kasaba konularını işlemeyi sürdürürken; Sabahattin Ali, Kemal Tahir, Orhan kemal gibi isimler büyük kentin sorunlarını ele alan konulara yönelmişlerdir. Burada bahsettiğimiz birçok yazar o zamanki dönemin fikir yapısına aykırı görüşler bildirdikleri için hapse mahkum edilmişlerdir. Mamafih Kemal Tahir'i ele almak gerekirse. 1938 yılında Nazım hikmet ile birlikte "Askeri isyana teşvik" suçlamasıyla yargılandı ve 15 yıl boyunca Anadolu'nun farklı şehirlerinde hapis cezasına çarptırıldı. Düşüncüleri ve yazdıklarıyla yaşadığı dönemde fazlasıyla tepki çekse de bütün bunlara karşı edebiyatımızın dev isimlerinden biridir.
''Ne demişler: Zengine güle güle giy, fakire nereden buldun?''
Kemal Tahir
İşçi sorunlarına en fazla yer veren yazar ise Orhan Kemal'dir. Bizzat içinde bulunduğu hayatı romanlaştırarak bizlere ölümsüz eserler bırakmıştır. "Bereketli topraklar üzerinde" adlı eseri ile Anadoludaki ücra köylerden Çukurova'ya giden işçileri anlatır bize. 3 kafadar işçinin hiç bilmedikleri bir şehre ve sisteme ayak uydurmalarını okuruz. Orhan Kemal şehirdeki acımasızlığı, iki yüzlülüğü o kadar iyi yansıtır ki bize, okurken etkilenmemek mümkün değil.
"Biz cahil insanlarız, parti marti bilmeyiz pek. Bizimkisi ekmek partisi..."
Orhan Kemal
Çukurova'nın o eşsiz betimlemeleri, taşra insanının bitmez tükenmez sıkıntıları... Galiba edebiyatımızın en etkileyici roman karakterlerinden "İnce Memed''e değinmeden olmaz.
Anlatımında halk türkülerinden, masal ve efsanelerinden faydalanmış; bu yüzden de destansı lirik bir üslup kullanmıştır. Bu anlatımın tipik örneği ise ''İnce Memed'' romanıdır.
Gerek sınıf çatışmaları, gerek ise baskı altında ezilen halk gibi konuları eşsiz bir şekilde bize sunan Yaşar Kemal, hiç şüphesiz toplumcu romanın babası olarak kabul görür.
"Abdi ağa gider, Kel Hamza gelir, Kel Hamza gider başka bir Kel Hamza gelir, bunun sonu yok.
Ama şunu da unutma, İnce Memed gider İnce Ahmet gelir, yeniden bir İnce Memed gelir, sen gittin, duramadın geri geldin, insanın içindeki o kurt yaşadıkça bir İnce Memed gider bir İnce Memed gelir."
Yaşar Kemal
Kaynakça:
Kemal, Y. (1969). İnce Memed 2, İstanbul
Kemal, O. (1954).Bereketli topraklar üzerinde, İstanbul
Comments