Jan Van Eyck’in Yaşamı
Jan Van Eyck’in doğum ve ölüm tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte kaynaklarda 1395’li yıllarda Maaseik’te doğduğu, 1441’li yıllarda da Brugge’de öldüğü yazılıdır. 1422 yılında Lahey’de Hollanda Kontu Bavyeralı John’un hizmetinde çalışmış, Binnenhof Sarayı’na bezemeler yapmıştır. Hollanda’da görülen iç savaş nedeniyle Hollanda’dan ayrılan Eyck, 1425 yılında Burgonya Dükü III. Philippe’nin saray ressamı olmuştur. (Kırçiçek, 2017, s. 11; 2018, s. 349-350).
Flaman Resim Sanatı (Kuzey Gerçekçilik) ve Jan Van Eyck
Flaman (Flandr) Kuzey Avrupa ülkeleri olarak tanımlanır. İtalya dışında en önemli sanat merkezi olan Flaman’da güçlü orta sınıf tüccarları ve sanatkârlarının desteğiyle yeni resim anlayışı ortaya çıkmıştır. İtalya’da yaşanan Rönesans resmine oranla Flaman resmi çok daha gerçekçi ve sembollere dayalı bir anlatım biçimine sahiptir. Orta sınıfın bu bölgelerde güçlü olması sanatçıların resimlerinde halka dönük ve kamuya açık eserler vermesinde etkili olmuştur. Flaman resim sanatı her zaman ayrıntıya önem vermiş ve ifade önemli bir unsur olarak görülmüştür.
Floransalılar, üç boyutlu mekan tasvirinin sistematik kural ve kuramlarını oluştururken, Flemenkler deneme yanılma yöntemiyle hava perspektifini (manzarada mesafeyi belirten hafif ton geçişi eri) de uygulamış, Rönesans resminde gördüğümüz temperanın yerine Flemenk sanatçılar daha ışıklı bir malzeme olan yağlıboyayı geliştirmişlerdir (Honour ve Fleming, 2016, s. 424).
Flaman resim sanatının en önemli temsilcilerinden biri Jan Van Eyck’tir. Eyck, 15. yüzyılda yağlı boya tekniğini yaygınlaştırmış, Flaman resim sanatının ilk ressamı olmuştur. Resimlerinde özellikle Flamanların yüz çizgilerini ve özelliklerini yansıtmasından dolayı “Flaman Resim Tekniği” ni ortaya çıkarmış ve bu durum onun Kuzey Gerçekçiliğinin en önemli temsilcisi yapmıştır (Kırçiçek, 2017, s. 8; Kutlu Beyhan, 2018, s. 349-350).
“Arnolfini’nin Evliliği” Resminin İkonografisi
Jan Van Eyck’in 1434 tarihinde ahşap üzerine yağlıboya tekniğinde yaptığı “Arnolfini’nin Evliliği” adlı resim, yeni teknik ve üslubundan dolayı sanat tarihinin en önemli örneklerinden biridir. Londra National Gallery'de bulunan Enteriyör (oda içi resmi) resim, İtalyan asıllı bir tüccar olan Giovanni Arnolfini için yapılmıştır. Resimde, Giovanni Arnolfini ve Giovanna Cenami’nin nikâh töreni betimlenmiş ve ailenin kutsaliyeti işlenmiştir (İpşiroğlu ve İpşiroğlu, 2010, s. 89-91). Gerçekçi, ayrıntılı ve ifadenin güçlü hissedildiği resimde neredeyse kafa karıştıracak kadar gerçeğe yakın figürler yağlıboya tekniğiyle incelikle betimlenmiştir. Hiçbir nesnenin rastgele yerleştirilmediği her eşyanın sembolik bir anlam taşıdığı bu resmin ikonografisine beraber bakalım...
Sanatçı, bir belge ve hatıra resmi olan bu eseri bir oturma odasında değil de bir yatak odasında betimlemesi tesadüf değildir. Resme ilk bakıldığında Arnolfini’nin giydiği kürklü kıyafeti, Cenami’nin giydiği dönemin modası olan kat kat kıyafeti ve masumiyetini simgeleyen beyaz eşarbı dikkat çeker. Arnolfini’nin açık pencereye yakın durması dış dünyaya yakınlığını simgelemekte ve kadının yatağa yakın olması ise kadının evdeki yerini temsil etmektedir.
On adet İsa Mesih’in çarmıha gerilmesini içeren pasyon tasvirleri arka planda duran dış bükey aynayı kuşatmıştır. Aynanın Tanrı gibi her şeyi görme düşüncesi, “Speculum sine macula” yani lekesiz ayna bekaretin simgesi Hz.Meryem’i işaret etmektedir. Aynada dört kişinin yansıdığı görülmekte, bunlardan ikisi Arnolfini ve eşi üçüncüsü Jan Van Eyck, dördüncüsü ise nikahı kıyan kişi olmalıdır. Aynı zamanda tesbih tasviri de Tanrı’ya yakarışın bir sembolüdür. Aynanın hemen üzerinde “Johannes Jan Van Eyck buradaydı” anlamına gelen Latince “Johannes Van Eyck Fuit hic 1434” yazısı dikkat çeker. Bu dönemde ressamların resimlerine imza atması ''Tek yaratıcı Tanrı’dır.'' inancına ters düştüğünden hoş karşılanmamış, ancak “Arnolfi’nin Evliliği” bu konuda bir ilk olmuştur.
Giovanni Cenami’nin arkasındaki ahşap karyolanın yanında Antakyalı Azize Margaret’e ait bir heykel görülmektedir. Azize Margaret, özellikle çocuk beklentisi içerisinde olan kadınlar tarafından bilinir, bir koruyucudur.
Gün ışığına rağmen tavanda mumu yanan metal bir avize asılıdır. Avizede yanan tek mum, Tanrı’nın ışığı anlamına gelir.
Cam kenarında görülen yumurtalar doğurganlığı temsilen konulmuş ve sanatçı Hz. Meryem’i tasvir ettiği resimlerde de yumurtayı cam kenarında tasvir etmekten kaçınmamıştır. Masanın üzerinde duran portakallar ise o dönemin en zor bulunan meyvesi ve oldukça pahalı olması bu figürlerin zenginliğine bir atıf şeklinde yorumlanabilir.
Resimdeki terliklerden biri Arnolfini’nin önünde, diğeri ise Cenami’nin arkasındadır. Bunlar, nikahın kutsal bir zeminde olduğunun sembolüdür. Bazı sanat tarihçilerine göre, Eski Ahit’te bahsi geçen Büyük Göç’e gönderme yapılmıştır. İkisinin de terliklerini çıkarmış olması artık yolculuğun bittiğini ve eve varıldığını simgelemektedir.
Çiftin tam ortasında duran köpeğin, Flaman sanatında kadınla birlikte betimlenmesi sadakatin bir simgesidir. Panofsky’e göre bu köpek Fides’tir. Fides, Roma mitolojisindeki sadakatin tanrıçasıdır.
KAYNAKÇA:
Honour, H. ve Fleming, J. (2016). Dünya Sanat Tarihi. İstanbul: Melisa Matbacılık.
İpşiroğlu, N. ve İpşiroğlu, M. (2010). Oluşum Süreci İçinde Sanatın Tarihi. İstanbul: Yorum Sanat Kitapevi.
Kırçiçek, M. (2017). Hıristiyan Tasvir Sanatında Jan Van Eyck. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Ankara.
Kutlu Beyhan, N. (2018). Flaman Resim Anlayışından Çağdaş Sanata Evlilik Ritüelinin Temsili. Tykhe Sanat ve Tasarım Dergisi, 3(5), s. 346-361.
Comments