google-site-verification: google5de5c95d93b82466.html
top of page
  • Yazarın fotoğrafıGamzenur Çeliktaş

Mesnevi


Edebiyatta önemli nazım şekillerinden olan Mesnevi, ilk olarak Fars edebiyatında daha sonra Arap ve Divan edebiyatında kullanılmıştır. Sözlükte “ikişer ikişer” anlamına gelen bu terim Arapça kökenli olmakla birlikte Fars edebiyatına ait bir nazım türüdür. Mesneviler bazen iki şekilli beyitlerle bazen de daha uzun şekillerde kaleme alınmıştır. Bölümler olarak giriş, asıl bölüm ve hatime bu nazım şeklinin temelini oluşturur. Mesnevinin konuları genellikle dini, tasavvufî, destanî, tarihî, ilmî, mizahî ve öğreticidir. Bununla birlikte mesnevi, şairlerin yaşadıklarını dile getirmesinde de önemli bir rol oynamıştır. Bu bağlamda Mevlânâ Celâleddîn Rûmî, Firdevsî, Nizâmî Gencev ve Sa‘dî-i Şîrâzî’ gibi birçok şairler çeşitli örnekler vermiştir. Mesnevinin örneklerini ağırlıklı olarak 15. yüzyılda görürüz. Bu süreçten sonra mesnevi gelişim göstererek 16.yüzyıl klasik dönemine geçer ancak 17. yüzyılda önceki iki yüzyıla göre gerilemeye başlar. Mesnevinin Arap edebiyatındaki adı “müzdevice”dir. Bu türün örneklerini ilk olarak 10. yüzyılda İran edebiyatında görürüz.



Mesnevinin bir Fars edebiyatı ürünü olduğu konusundan bahsedilecek olursa Mevlânâ’yı dahil etmemek yerinde olmaz. Bilindiği üzere Mevlânâ “Mesnevi” adında bugün hâlâ üzerinde konuşulan ve okunan önemli bir eser kaleme almıştır. Farsça dilinde ve aruz ölçüsüyle yazılan mesnevi,Varlıkta Birlik (Vahdet-i Vücûd) anlayışını temel alan didaktik bir eserdir. Bu noktada eserin dilinin neden Farsça olduğu üzerinde durulması gereken bir konudur. Mevlânâ’nın Konya’da verdiği derslerin dili de Farsça idi. Keza o bu dersleri herkese değil, ciddi anlamda tasavvufla, felsefeyle ve İslami bilimlerle ilgilenen ve bu alanlarda yetenekli olan insanlara veriyordu. Mevlânâ belki de mesneviyi Farsça yazarak bu alanların önemini insanlara anlatmak istedi. Arapça’yı kullanarak da bu önemi anlatabilirdi ancak yukarıdaki alanların dilleri onun zamanında genellikle Farsça olduğu için mesnevisini bu dilde yazmayı tercih etmiştir denilebilir.


Mesnevi aruzun kısa kalıplarıyla yazılan bir nazım türüdür. Yukarıda da bahsedildiği üzere Araplar bu nazım şekline kendi arasında kâfiyeli olması sebebiyle “müzdeviç” adını vermişlerdir. Bu tür ilk olarak 10. yüzyılda İran edebiyatında ortaya çıkmıştır. Ayrıca, yine aruzun kısa kalıplarının bulunduğu “Recez” veya çoğulu olan “Urcuze” tabirini de kullanmışlardır. Mesnevi, aruzun kısa kalıplarıyla yazıldığı için, kullanılan kalıplar da Recez Bahrindendir. Denilebilir ki Recez Bahri aruzun kısa kalıplarını içeren, Arap edebiyatına ait mesnevi nazım türüdür. Bu bağlamda mesnevinin Arap edebiyatı yönünü de tartışmak gerekir. Divan edebiyatı şairi olan Nabî’nin “Hayriyye” eseri, mesnevi nazım biçimiyle ve aruz ölçüsüyle yazılmış öğüt kitabıdır. Bir başka örnek olarak yine Divan edebiyatı öncüllerinden Şeyhî’nin “Harname”si mesnevi alanında en güzel örneklerden birisidir. Bu örneklere bakıldığında Arap edebiyatında mesnevinin ağırlıklı olduğunu görürüz. Bazı şairler mesnevilerini öğüt vermek amacıyla yazdığı gibi bazıları da toplumun kötü yönlerini mizahî bir üslup ile eleştirmek için yazar.



Mesnevinin Fars ve Arap edebiyatındaki yeri örneklerden de anlaşılacağı gibi oldukça farklıdır. Fars edebiyatındaki mesnevi daha çok ilmî bir çerçevede yazılırken Arap edebiyatındaki mesnevi ilmî olmakla birlikte ağırlıklı olarak öğüt ve eleştiri çerçevesinde şekillenir. Bazı uzun mesnevilerin vezni, hikâyedeki anlama göre seçilir. Dakîkî’nin “Güştâsbnâme”si buna bir örnektir. Arap edebiyatına ait olan aruz ölçüsü, mesneviyi oluşturan önemli şekillerdendir. Bu ölçü ilk olarak Arap edebiyatında kullanılırken daha sonra İran edebiyatına geçer. Aruz ölçüsü Farsça tamlamaları da içerir. Ayrıca Fars edebiyatında “zûbahreyn” ve “mülevven” mesnevilerini de görürüz. Bu iki özellik, mesnevinin bir Fars edebiyatı ürünü olduğu konusuna örnek olarak gösterilebilir. Arap edebiyatında ise mesnevi “kasidet’ül müzdevice”, “el-şiir”, “el müzdevice” adları ile kullanılmıştır.


Mesnevi, hem Fars hem de Arap edebiyatında en parlak dönemlerini yaşamıştır. Fars edebiyatı şairleri eserlerini kendi bilgileriyle harmanlayıp çeşitli konular vasıtasıyla bu türe değerli örnekler vermişlerdir. Aynı şekilde, Arap edebiyatı şairleri de birçok eserler kaleme alarak mesnevi türünü zenginleştirmişlerdir. En başta bahsedildiği üzere mesnevi, ilk örneklerini Fars edebiyatında verir. Esasında mesnevi kelimesinin Arapça kökenli olması ve Arap edebiyatına ait aruz ölçüsüyle yazılması, bu nazım şeklinin bulunan bir kalıbın Fars edebiyatında yer aldığını gösterir. Burada önemli olan nokta, mesnevinin Arap edebiyatına ait ölçüyle yazılıp Fars edebiyatında anlam kazanmasıdır. Bu nedenle diyebiliriz ki mesnevi, aruz ölçüsünün (fâ’ilün fâ’ilün mefâ’ilün) kalıbıyla yazıldığından, Fars edebiyatında yer almıştır. Son yıllarda bu konuyla alakalı fazla örneklere rastlanmayabilir ancak bizler en basit şekilde mesneviyi genel özellikleriyle birlikte ele alırsak hem Fars edebiyatı tarihine ve diğer zümrelerin edebiyatlarına katkıda bulunmuş oluruz hem de kör noktaları aydınlatma konusunda önemli bir girişim elde ederiz.


Kaynakça

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Mesnevi, Ankara, 2004.

Türk Tarih Kurumu, Mevlana’nın Yazı Dili Neden Farsçadır?, Ocak 1983.

Edebiyat ve Sanat Akademisi, Şahamettin Kuzucular -Mesnevi Nazım Türü Bütün Özellikleri ve Örnekler

Vikipedi, Hayriyye, 2021

Vikipedi, Harname, 2021

121 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Tennure

1 Comment


Meftun Art
Meftun Art
Apr 19, 2022

kaleminize sağlık

Like
bottom of page