Michelangelo Buonarroti'nin Yaşamı
Michelangelo, 1475 yılında Toskana’da Caprese adı verilen küçük bir kasabada doğmuştur. 1488 yılında Floransa’nın ünlü ressamı Domenico Ghirlandaio’nun atölyesine giren Michelangelo, heykel, resim ve mimari alanlarında önemli eserleriyle tanınmaktadır (Beksaç, 1995, s. 28; Aydın ve Aslıtürk, 2017, s. 723). Sanatçı, 14. yüzyılda Giotto’nun başlattığı doğacı ve gerçekçi anlatım yolunu, 15. yüzyılda Masaccio’nun keşfettiği derinlik, mekân ve perspektif kullanımıyla birleştirerek Rönesans’ın klasik güzellik anlayışının ötesinde, kendine özgü bir ifade ve ideal güzellik anlayışı geliştirmiştir (Baloğlu, 2014, s. 13).
İnsan anatomisi, kasları, hareket edişleri gibi unsurlara ve güzelliğe önem veren Michelangelo, kadavralar üzerinde çalışmış ve gerçek modellerle çizim yapmıştır. Resimlerinde ayrıntıya önem veren ve kusursuzluk arayışı içinde olan ressamın anatomiye olan ilgisi resimlerine esin kaynağı olmuştur. Sanatçı eserlerinde çıplaklığı sıklıkla kullanmış, bu çıplaklığı erotizm olarak değil, antikite üslubunun gerekliliği olarak görmüştür (Aydın ve Aslıtürk, 2017, s. 724).
Bir başka deyişle Michelangelo, Yunan ve Roma sanatından devraldığı idealleştirilmiş insan tasarımlarının ulaştığı gerçeklik boyutunu yakalamaya çalışmıştır (Erciş, 2015, s. 16). Aynı zamanda Michelangelo resimlerinde detaylara ve gölgelendirmeye daha fazla önem vererek figürlerinde gerçekliği arttırmıştır.
Michelangelo, Floransa’nın ünlü ailelerinden Medici ailesi tarafından uzun süre misafir edilmiş ve San Marco Bahçesi’nde geçirdiği bu dönemde ilk eserlerini üretmiştir. Merdivendeki Madonna ile Kentaurların Savaşı bu eserler arasında yer alırken, Pietta, Davud ve Musa heykelleriyle asıl üne kavuşmuştur.
Heykelleriyle tanınan Michelangelo, yapmış olduğu resimlerle de bugün sanat tarihinde adından sıkça söz ettirmiştir. Sanatçı, heykeltıraşlığının getirdiği deneyimle resimlerinde figürlere heykelsi bir görünüm verdiği, bu açıdan da resimleri Yüksek Rönesans’ın ötesinde Maniyerizm’i haberler niteliktedir (Beksaç, 1995, s. 35). Michelangelo’nun ilk resim çalışması 1503-05 yılları arasına tarihlenen “Tondo Doni” olarak bilinen Kutsal Ailedir. 1508-12 yılları arasında da Vatikan'daki Sistine Şapeli'nin duvarlarına fresk yapmakla görevlendirilmiştir. Şimdi Sistine Şapeli'nde yer alan freskleri beraber inceleyelim.
Sistine Şapeli Tavan Freskleri
Michelangelo, Papa II. Julius’un isteğiyle 1508-12 yılları arasında Vatikan’daki Sistine Şapeli’nin duvarlarına fresk yapmakla görevlendirilmiştir. Bu fresklerde İsa’nın doğumundan önceki dünya ve insanlığın yaratılışını betimleyen dinsel temalı sahneler yer almaktadır. 15. yüzyıl sanatçıları gibi Michelangelo’da resimlerinde öyküden çok figürlere önem vermiş, figür ressamlığı yapmıştır. Âdem’in Yaratılışı, Âdem ile Havva’nın Cennetten Kovuluşu, Nuh Tufanı, Güneş ve Ayın Yaradılışı gibi konuların arasında klasik dönem sibillaları ve İsa’nın gelişini haber veren peygamberler yer almaktadır. Bu resimler şapelin tavan kısmına yapılmıştır Michelangelo’nun bu fresklerde özellikle çarpıcı sarıları, pembeleri ve keskin yeşilleri kullandığı-açık-koyu tonlamalarla da hem derinlik etkisi yaratmış hem de resimlerin gerçekliğini artırmıştır.
Sistine Şapeli Tavan Fresklerinin En Bilinen Sahneleri
Michelangelo, Sistine Şapeli Freskleri, 1508-12, 13. 7 x 39 m, Sistina Şapeli (Honour ve Fleming, 2016, s. 477-78)
1. Karanlık ile Aydınlığın Ayrılması
Michelangelo, tavanın tam ortasında yaratılış evrelerini betimlemiştir. Bunlardan biri “Karanlık ve Aydınlığın Ayrılması” sahnesidir. Tanrı, karanlığı parçalayarak ışığı çıkarmaya çalışır biçimde betimlenmiştir. Tanrının elleri ve yüzü hariç örtülü biçimde etrafında dönerek karanlık ile aydınlığı meydana getirir biçimdedir. Michelangelo’nun bu fresklerde Tanrı’yı genellikle pembe renkle tonladığı dikkat çekmektir. Açık-koyu renkleri birlikte kullanarak perspektif etkisi yaratan sanatçı, gerçekliği de ön plana çıkarmıştır.
2. Güneşin, Ayın ve Bitkilerin Yaratılması
Karanlık ve Aydınlığın ayrılmasının ardından Tanrı’nın güneşi ve ayı birbirinden ayırdığı an tasvir edilmiştir. Meleklerinde Tanrı’ya yardım eder biçimde betimlendiği freskte, Tanrı’nın yüzü oldukça sert bir ifadeye sahiptir. Kompozisyonun tam ortasında güneş, en sağda ise ay bulunmaktadır. Güneş ve ay gücün simgesi olarak kullanılmıştır. Kompozisyonda solunda ise Tanrı’nın bitkileri yaratırken yalnız tasvir edildiği görülmektedir (Aydın ve Aslıtürk, 2017, s. 725).
3. Suların Gök Kubbeden Ayrılması
Sistina Şapeli’nde Michelangelo imzası taşıyan fresklerden biri de “Suların Gök Kubbeden Ayrılma” sahnesidir. Tanrı, gök kubbeden suları birbirinden ayırdığı sırada melekler yardım etmektedir. Tanrı’yı hem tutar hem de destekler biçimdedir. Tanrı diğer sahnelerde olduğu gibi beyaz saçlı, sakallı ve bir örtü içerisinde görülmektedir. Sanatçı, Tanrıyı bu freskte gökyüzünün örtüsünü kaldırır gibi betimlemiştir.
4. Âdemin Yaratılışı
“Âdemin Yaratılışı” kutsal kitaptaki en önemli sahnelerden biridir. Sanatçı, bu sahnede Tanrı figürünü yaşlı bir erkek, Âdem’i ise tüm anatomik ayrıntılarıyla genç bir figür olarak betimlemiştir. Çocuk yüzlü on bir melekle görülen Tanrı, Âdem’in sol elinin işaret parmağına dokunmadan can vermektedir. Tanrı’nın arkasındaki melekler ve pembe pelerin ilk yaratılış sahnelerinde olduğu gibi bu freskte de karşımıza çıkmaktadır. Freskteki etkin olan her iki figür de çok güçlü birer erkek gövdesi olarak tasarlanmıştır. Her iki figürün de hatlarının belirginliği onların abidevi birer görünüm kazanmasını sağlamaktadır.
5.Havva’nın Yaratılışı
“Havva’nın Yaratılışı” adlı freskte Âdem uyur vaziyette, Havva ise Âdem’in kaburgasından çıkar biçimde betimlenmiştir. Tevrat’ta Âdem’in Tanrı’ya kadını kendisine verdiği için şükrettiği belirtilirken Michelangelo’nun tasvirinde ise kadın Tanrı’ya dua eder biçimdedir. Tanrı’nın saçı ve sakalları bu resimde sarı olarak karşımıza çıkmakta ve Michelangelo’nun fresklerinde Tanrı genel anlamda çıplaklıktan uzak, pembe bir pelerinle tasvir edilmiştir.
6.İlk Günah ve Cennetten Kovuluş
“Âdem ve Havva’nın Cennetten Kovuluşu” nun betimlendiği freskte, ilk günahın işlendiği an görülmektedir. Cennet bahçesinde (Aden) görülen Âdem ile Havva, resmin tam ortasındaki iyiliği ve kötülüğü bilme ağacına dolanan Şeytan’ın verdiği yasak elmayı almak üzere betimlenmiştir. Manzaradan çok figürlerin ön planda olduğu freskte canlı renkler kullanılmıştır. Kompozisyonun sağında ise elinde kılıçla Âdem ile Havva’yı cennetten kovan melek tasviri de dikkat çekmektedir. Figürlerinde yüzündeki pişmanlık ve endişe ifadesi de görülmektedir.
7. Tufan / Nuh Tufanı
Fresklerden bir diğerinde de Nuh Tufanı betimlenmiştir. Sanatçı, her yeri suların kapladığı, Nuh’un gemisinin karadan uzaklaştığı ve geride kalan inanmayanların tepelere çıkarak kurtulmaya çalıştığı bir anı betimlemiştir. Ölümü betimleyen kurumuş bir ağaç tasviri de olayı gözler önüne sermektedir. Bu freskte de figüre ağırlık veren Michelangelo, pişmanlık, korku ve telaş duygularını yüzlere gerçekçi bir şekilde yansıtmıştır.
8. Peygamberler ve Kahinler
Sistina Şapelinde yer alan fresklerde peygamberler ve kahinlerin tasvirleri de yer almaktadır.Bunlardan biri, Peygamber Zekeriya'dır. Bir Mesih’in geleceğini iddia eden ilk Peygamber olan Zekeriya giriş kapısının hemen üstünde yer almaktadır. Elindeki kitabın sayfalarını çevirirken betimlenen peygamberin bedeni ve başı hafifçe sola dönüktür. Ortaçağ’da figürler izleyiciye bakar vaziyette betimlenirken, Rönesans resminde ise figürler değişik açılardan betimlenmektedir (Baloğlu, 2014, s. 26). Gölgelendirmeye önem veren sanatçı bu resimde ışığı sol taraftan yansıtmış, böylelikle peygamberin gölgesini kitabın biraz üstünde yapmak zorunda kalmıştır. Sanatçı, resme hareket katmak için sarı ve beyaz gibi parlak renkleri kullandığı görülmektedir.
9. Libyalı Kadın Kâhin
Betimlenen peygamberler ve kahinler arasında bulunan “Libyalı Kadın Kâhin” freskinin merkezinde yer alan kadın figürü, erkeksi bir görünüme sahiptir. Her an dönecekmiş hissi veren figürün hemen yanında iki melek figürü görülmektedir. Bu duruş biçimi ve kullanılan canlı renkler resme hareket katmıştır.
10. Cumae Kahin Kadın / Kumalı Kadın
“Kumalı Kadın” olarak da adlandırılan freskte, ideal insan ölçülerine uymayan büyük ve kaslı bir kadın figürü görülmektedir. Kahin, güçlü elleriyle kavradığı bir kitabı okurken betimlenmiştir. Diğer kadın figürlerine oranla daha yaşlı betimlenen Kumalı Kadın yüzündeki kırışıklar ve kitaba bakışı bilgeliğine vurgu yapmak için yapılmış olmalıdır (Baloğlu, 2014, s. 28).
11.Mahşer
Michelangelo’nun Sistine Şapeli’nin alınlık duvarına yapmış olduğu bir freskte “Son Yargı” ya “Mahşer” sahnesidir. Üç yatay bölümden oluşan freskin en üst bölümünde İsa’nın çektiklerinin simgesi olan eşyaları taşıyan melekler betimlenmiştir. (Soldaki meleklerin çarmıh ve dikenli tacı, sağdaki meleklerin ise sütunu taşıdıkları görülmektedir). Sahnede yaklaşık 400'e yakın figür vardır ve figürlerin saptanması için ileri varsayımlar sürülmüştür. Bu varsayımlar doğrultusunda kompozisyonun tam ortasında Yargıç, İsa ve sağında Meryem yer alırken çevrelerinde azizler, azizeler, havariler ve şehitlerin betimlendiği görülür. Kompozsiyonun solunda tek başlarına ya da meleklerin yardımıyla göğe çıkan dirilmiş ruhlar; hemen yanında mezarlarından ölüleri dirilten melekler; sağda ise Mikael cennete gidenlerin adının yazılı olduğu defteri tutarken, başka iki melekte günahkarların adının yazılı olduğu defteri tutmaktadır. Kompozisyonun en alt bölümünde cehennem kayıkçısı Kharon'un günahkarları cehennem yargıcı Minos'a götürdüğü an betimlenmiştir (Cömert, 2006, 238).
KAYNAKÇA:
Aydın, C. ve Erbay Aslıtürk, G. (2017), “Mitoloji ve Dinler Tarihi Çerçevesinde Yaratılış: Sistine Şapeli Tavan Freskolarına Yönelik Düşünceler”, İdil Dergisi, 6(30), s. 715-734.
Baloğlu, E. (2016). Michelangelo’nun Yapıtlarının Biçimsel Olarak İncelenmesi ve Yeniden Yorumlanması. Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Anasanat Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Isparta.
Beksaç, E. (1995). Avrupa Sanatına Giriş. İstanbul: Engin Yayıncılık.
Cömert, B. (2006). Mitoloji ve İkonografi. Ankara: Deki Yayınevi.
Erciş, M. A. Doğan (2015). Rönesanstan 20. Yüzyıla Kadar Resim Sanatında Anıtsal Görünümler. Atatürk Üniversitesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Erzurum.
Honour, H. ve Fleming, J. (2016). Dünya Sanat Tarihi. İstanbul: Melisa Matbacılık.
Mahşer gerçekten etkileyici bir görüntüye sahip. İnsanlığın tanrıyı tasvir sekli ilk yazılı eserden itibaren cok fazla şekil almıştır. Ama en ilgi çekenleri hep vatikan roma tasvirleri olması düşündürücü... tebrikler.