google-site-verification: google5de5c95d93b82466.html
top of page
Yazarın fotoğrafıHatice Nur Cahan

Niçin Aşık Oluruz?


"Dünyayı güzellik kurtaracak bir insani sevmekle başlayacak her şey." demiş Sait Faik. Sevgi sahiden de bu kadar güçlü müdür? Gözlerinizi kapatın ve hayatınız boyunca sevdiğiniz insanları düşünün, onlarla olan anılarınızı, onlar için yaptıklarınızı, verdikleri sevinci, kederi... Tüm bunları düşünürken yüzünüze hafiften bile olsa bir tebessüm yayıldıysa tamam demektir. Dünya biraz daha güzel bir yer, sayenizde.


Peki ya aşk?

Sözlükte bir kişiye duyulan aşırı sevgi, bağlılık olarak tanımlanan aşk, insanın varlığı kadar eski ve yoğun bir duygudur. Kişiyi kendi odağından çıkarıp aşk öznesine bağlı/bağımlı kılabilir. İnsan aşkı için ne yapar? Babil Kralı 2. Nabukadnezar çok sevdiği karısı Kraliçe Amytis için dillere destan asma bahçelerini yaptırmış, 8. Henry aşık olduğu ancak mezhep farklılıklarından bir araya gelemediği gizli aşkı için yeni bir mezhep kurmuş ve daha bir çok tarihe konu olan olaylar yaşanmıştır. Velhasıl üzerine on binlerce şiir de yazılsa beste de yapılsa hep yenileri eklenmeye devam edecektir. Çünkü içimizi dolduran bu yoğun his elbet bir oluktan akacaktır.


Niçin aşık oluruz?

''Karşımızdakini olduğu gibi görmeyip onu tanrılaştırmak sonra da sanki böyle bir tanrı olabilirmiş de olmuyormuş diye ona kızmak.'' ( Kış Uykusu-Nuri Bilge Ceylan)

Jung der ki: "Kendimizde eksik olduğunu varsaydığımız şeyleri karşımızdakinde bulduğumuzu zannetmekle başlar aşk." Her insanın bizdeki tesiri farklıdır. Bu düşünceye göre de birini hayatımızın neresine koyacağımıza aslında biz karar veriyoruz. Yani aşık olduğumuz insan aslında bir figüran. Belki olmak istediğimiz insan belki yoksunluğunu çektiğimiz bir anne/baba belki de bizi tamamlayacak, kusurlarımızı örtecek bir kurtarıcı. Ancak bu şekilde içine düştüğümüz aşk acı vericidir. Bizim bile beklentilerimiz zamanla değişirken hiç kimse beklentilerimize tam manasıyla karşılık veremez, dahası kimsenin böyle bir zorunluluğu da yok.


Freud ise aşkı primer narsisizm ile ilişkilendirir. Primer narsisizm, gelişimin ilk dönemlerinde bebeğin dünyayı kendinden ibaret saydığı dönemdir. Bebek bu dönemde onu emziren anne ile oldukça yakın bir bağ kurar ancak yaklaşık 2 yaşından sonra anneden ayrılır ve nispeten bağımsız bir birey olarak yaşamını sürdürür. Ve bu noktada bir eksiklik oluşur. Birey yaşamının ilerleyen yıllarında annesinin bıraktığı eksikliği bir başkasıyla doldurmak ister ancak bu da doğal olarak imkansızdır. Nihayetinde ise yeri doldurulamayan özne yüzünden kişi, hayal kırıklığına uğrar.


Ancak tüm bu olumsuz tabloya rağmen Freud, ruhsal olarak kendini iyi hissetmenin yolunun çalışmaktan ve sevmekten geçtiğini savunur. Belki de ona göre aşk bir varış değil nihayetsiz bir yol hikayesidir.

Platon'un Şölen'inde ise aşk şöyle ifade edilir. Tanrı onları ikiye ayırıncaya kadar bütün insanlar birbirine yapışık vaziyette yaratılmıştır ancak bu hermafrodit insanlar zamanla tanrılara ihtiyaç duymaz hale gelmişlerdir. Zeus bu duruma kızıp onları ikiye ayırmıştır. O günden sonra bu yarılar birbirini arayarak dünyanın dört bucağını gezmeye başlamıştır. Bu tatlı efsaneye göre bir nevi kaybettiğimiz yarımızı özlemek ve aramaktır aşk.


Peki aşık olduğumuzu nasıl anlarız?

Normal zamanlara göre enerjiniz yükseldiyse, yüzünüze yayılan bir gülümseme ile dolaşmaya başladıysanız; onu görünce kızarıyor, göz bebekleriniz büyüyor, görünüşünüze çekidüzen vermeye çalışıyorsanız, sesinizin tonu değişiyorsa, gün içinde sürekli onu düşünüyor ve duygu durumunuz karşınızdakine göre değişmeye başladıysanız aşık olmuş olabilirsiniz. :)


''Ama inan sonludur aşk da

Kovalar sonunu kendi kendinin

Bana bir uçurum gerek şimdilerde

Yeterince dik ve derin.

Bir çavlan istiyorum çünkü

Kırmak için kristalini hayatın ve şiirin.''

Metin Altıok


Aşk güzeldir. İnsanın içindeki cevheri çıkarır. Gözlerine ışık, ellerine güç verir. Tüm psikolojik yaklaşımların, sebeplerin-sonuçların ötesinde yaşamın özüdür. Gerçeklerden uzaklaştıracak güzellikte de olabilir, başından sonuna acı verici de. Hatta şairin dediği gibi sonlu da olabilir. Ancak tüm bunlara rağmen yaşanmaya değer bir duygudur. Sevginin, aşkın daima hayatınızda olması dileğiyle.


*Sevgili arkadaşım Muhammed Kaplan'a katkıları için teşekkürler.


KAYNAKÇA:

Pinterest

196 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 Comment


Durmuş Şık
Durmuş Şık
Oct 01, 2022

Öncelikle kaleminize sağlık. Bir K-pop grubu olan Blackpink'in 'Let's kill this love' diye bir şarkısı var. Bu şarkı ya aşkı değersizleştirmek için ya da sadece laf olsun torba dolsun diye yapıldı. Ama bana soracak olursanız, bu ve bunun gibi şarkılar sahiden de aşkı bir vakit kaybıymış gibi göstermeye çalışan zihniyetin ürünleri. Aynı zihniyet TV dizileri ve Netflix dizileriyle de bunu yapıyor zaten. Ve ne acı ki amaçlarını da büyük ölçüde gerçekleştirdiler. Günümüzde evliliklerin çoğu artık birbirini gerçekten seven insanlar tarafından değil, kendini sağlama almak için ve daha kötüsü birbirini seviyormuş gibi yapan insanlar tarafından yapılıyor. Dürüstlük, sadakat desen yok. Eh hal böyle olunca evlilikler bitiyor. Eğer ortada çocuk varsa da süreç daha sancılı oluyor. Ki ben de 2001 yılında boşanmış…

Like
bottom of page