Günlük rutinlerimizde veya verdiğimiz çoğu kararda biz farkında olmasak bile tasarım anlayışımız etkili oluyor. Bu noktada kişinin tasarım görüşleri hakkında farkındalık kazanması önemli rol oynuyor. Bu farkındalığı kazanabilmek için öncelikle tasarım ve sanat anlayışlarının, akımlarının neler olduğunu öğrenmemiz gerekiyor. İnsanlık tarihinde sanat ve tasarım her zaman insanların düşünce ve duygularını ifade etmek, dünyayı anlamak ve iyileştirmek için kullandıkları güçlü araçlar olmuştur. Sanat ve tasarımın doğasını anlamak, yaratıcı bir sürecin temel unsurlarını kavramak için temel bir adımdır. Sanat ve tasarım, her ikisi de birer iletişim aracı olmalarının ötesinde farklı şekillerde ifade edilen güzellikleri, duyguları ve anlamları içerirler.
Bu akımların oluşumundan bahsetmek gerekirse: 19. yüzyılın sonlarına doğru ve 20. yüzyılın başlarında Avrupa'da ortaya çıkan İzlenimcilik akımı ele alınabilir. İzlenimciler, sanatın geleneksel normlarına meydan okudular ve dünya görüşünü daha özgün ve kişisel bir şekilde ifade etmek adına eserler verdiler. Örneğin, ünlü ressam Claude Monet'nin "Su Lilies" (Nilüferler) serisi, bu akımın bir örneğidir. Monet, ışığın ve suyun oynak etkilerini yakalamak için yoğun renkler ve kısa fırça darbeleri kullanarak geleneksel manzara resmini farklı bir açıdan betimledi. Benzer şekilde, tasarım akımları da genellikle toplumun ihtiyaçları ve değerleriyle şekillenmektedir. Örneğin, Bauhaus akımı, 20. yüzyılın başlarında Almanya'da sanat ve tasarımı bütünleştirmeyi amaçlayarak oluştu. Bauhaus, işlevselliği ve estetiği bir araya getiren minimalist bir yaklaşımı görev edinerek eserler üretti. Bu akım, endüstriyel tasarımın temel prensiplerini oluşturdu ve birçok modern tasarım akımının temelini attı.
Sanat ve tasarım akımları, zamanla gelişti ve evrildi, farklı etkiler altında değişti ve yeni akımların doğuşuna yol açtı. Bunlar, sanat ve tasarım dünyasının canlılığını, sürekli olarak yeniden şekillenmesini sağlayan önemli bileşenlerdir. Son örnek olarak Art Deco’dan bahsetmek istiyorum Art Deco, 1920'lerin sonlarından 1930'ların ortalarına kadar popüler olan bir tasarım akımıdır ve diğer akımlarda görüldüğü gibi pek çok faktörden etkilenmiştir. Bu faktörlerden en belirgin olanları, toplumsal ve kültürel değişimler, Birinci Dünya Savaşı ve modernizmin etkisidir. Bu faktörlerin bir araya gelmesi, Art Deco'nun tanıdık ve ikonik estetiğini önümüze serdi. Bu tasarım akımı, mimari, moda, iç tasarım, otomotiv ve diğer alanlarda büyük bir etki yarattı ve hala günümüzde özgün ve beğenilen bir estetik olarak kabul edilmektedir.
Ben tasarım görüşümde Art Deco akımından etkilendim. Art Deco'nun zarafeti, geometrik desenleri ve lüks malzemeleri kullanma biçimi, tasarım anlayışımda her zaman göz önünde bulundurduğum bir estetik zenginlik kaynağı olmuştur. Tasarımlarımda bu lüks ve zarafeti yansıtmak istiyorum. Art Deco, döneminin ileri teknolojisini yansıtan metal, cam ve yeni malzemelerin kullanımı ile öne çıktı. Ben de tasarımlarımda teknoloji ve malzeme seçimlerimi özenle yaparak modernizmi vurgulamayı tercih ediyorum.
Yönelmek istediğim iş alanım hakkında kesin bir karara varamadım. İlgi alanlarımı ve etkilendiğim sanat akımlarını göz önünde bulundurursak, 3D modelleme, animasyon alanlarından devam edeceğim. Çizim konusunda kendimi geliştirmek için elimden geleni yapıyorum. Aldığım eğitimde desen, illüstrasyon derslerine ağırlık vermeye çalışıyorum. Birçok tasarımı, ortaya koyulmuş eserleri ve işleri inceleyerek hayal gücümü genişletiyorum. Art Deco’nun anlayışına uygun renkler biçimler ve öğeler kullandığım afişlerim mevcut. Bu akım, tasarım görüşümde etkisini gösterdiği sürece tasarımlarımda kullanmayı düşünüyorum. Yukarıda bahsettiğim sanat akımlarının farkında olmak kendi tasarım görüşümüzde bu şekilde etkili oluyor. Bu yüzden sizler de tasarım görüşünüzde hangi akımların etkili olduğunu fark etmek adına araştırmalar yapmalı ve eserlerinizi daha iyi versiyonlarına ulaştırabilirsiniz.
Comments