Yarıda bıraktığımız bir kitap, göz ucuyla seyredip sonunu göremediğimiz bir film, aniden biten ilişkiler ve geriye dönüp bakınca içimizde kaldığını hissettiren her durum… Hepimize bir yerlerden tanıdık gelen bu gibi -tamamlanmamış- anların ortak bir noktası var: Akılda kalmak.
Yani şöyle, eğer kendi hayatınıza dikkatle bakarsanız yarıda kesilen her şeyin hatırınızda daha kalıcı olduğunu fark edersiniz. Psikolojide bu unutulmazlığa “Zeigarnik etkisi” diyoruz.
Tamamlanmamış, bölünmüş veya kesilmiş şeylerin, tamamlananlara göre daha kolay hatırlandığını ifade eden bu etkinin araştırmacısı olan Rus psikolog Bluma Zeigarnik, bir restoranda herkes gibi yemeğini yerken dikkatini bir olay çeker, garsonun biri siparişleri not etmek yerine aklında tutar ve servisleri başarıyla gerçekleştirir. Garsona bunu nasıl yaptığı sorulduğunda ise “Sipariş tamamlanana kadar aklımda tutuyor, ardından hemen zihnimden siliyorum.” der. Zeigarnik Hanım bu ani unutma üzerine yoğunlaşarak çeşitli deneyler yapar. Basit görevler verilen denekler meşgulken araştırmacılar tarafından kasıtlı olarak bölünür ve ardından test edilerek bir çıkarım yapılır. Nihayetinde de deneklerin yarıda kesilen görevleri, tamamladıkları görevlere göre yaklaşık %90 daha iyi hatırladığı sonucuna ulaşarak etkiyi kendi adıyla tesciller.
Okul hayatımız boyunca bir yığın sınavdan geçeriz, kiminde iyi kiminde kötü notlar alırız. Ama genellikle düşük notlar aklımızda yer edinir. Seneler sonra bile hatırlıyor olmamızın sebebi de başarısızlık hissinin verdiği eksikliktir. Çünkü insan yapı gereği başladığını –iyi bir şekilde- bitirme isteğindedir. Dizilerin böylesine tutkuyla takip edilmesi de bu etkinin bir tezahürüdür aslında. Her bölüm, kendisinden sonrakinde tamamlanacak bir merak unsuru ortaya koyar ve bizler de bu sayede yeni bölümü bekleriz.
Diyelim ki duygusal bir ilişki yaşıyoruz. Sıradan ya da harikulade yaşanıyor olmasının bir farkı yok. Aniden bitmesi durumunda derin bir çöküş yaşamak olağandır. Çünkü ne yaşanırsa yaşansın o zamansız ayrılığın verdiği şaşkınlık hayal gücümüzün sınırlarını aşar ve sanki bir peri masalını kaçırdığımız hissini verir. Bu akıl tutulmasının sebebi de Zeigarnik etkisine bir örnek diyebiliriz.
Zihnimizin bir kısmında biz var oldukça yaşayan yarım kalmışlıklarımız, sahip olduğu yükle bizleri stresli ve üzgün hale sokabilir. Biz fark etmesek de zihnimiz bir şekilde bu tamamlanmamış durumlarla meşguldür çünkü. Ama bu olumsuzluğu kırmak da bizim elimizde olabilir. Mesela o hep sonunu merak ettiğimiz filmi izleyebilir, bir mısrasını çıkaramadığımız o şiiri okuyabiliriz. Ve hatta bu etkiyi fırsata çevirmek adına başlamaktan köşe bucak kaçtığımız işlerimize ilk adımı atarak bir motivasyon oluşturabiliriz.
Sözün özü, yarım bıraktığımız her şey kafamızın içinde bizimle yaşamaya, bizi işgal etmeye devam eder. İyisi mi yarım bırakmanın eksikli yükündense sona erdirmenin huzurunu yaşamaya çalışalım.
Kaynakça:
Bu alana ilgisi olmayan bir insanı bile araştırmaya sevk eden, akıcı ve bilgilendirici bir yazı olmuş. Okurken düşündürdü. Elinize sağlık. Umarım devamı gelir🌸
Mutluluk unutturan, acı hatırlatan.... Yarım bıraktığımız her şey icimizde bir yerlerde hayata küsmüş bir çocuk gibi beklemekte....güzel ve öğretici bir yazı tam olmak dileğiyle...